24 Kasım 2008 Pazartesi

TÜRBAN KARŞITLARINA TARİHİ CEVAP

Prof. Dr. El Hatib, Başörtüsünün İslam’ın emri olmadığını ve Kur’an’da yer almadığını iddia eden sözde din adamları ve kışkırtıcılara tarihi bir cevap vererek işte böyle sordu.

İlk bölümü büyük yankı uyandıran Prof Dr. Muhammed Accâc el-Hatîb röportajının ikinci bölümünü yayınlıyoruz.

-Bazı ilim adamı sıfatı taşıyanlar başörtüsü ile ilgili ilginç çıkışlar yapıyor. Özellikle de ilahiyatçı geçinenlerin bir takım açıklamaları oluyor. ‘Başörtüsü Yahudi geleneğidir’ diyebiliyorlar. Bunu nasıl görmek gerek?
Bu âlim sıfatlı insanlar Müslümanların akıllarını karıştırma gayretindeler. Problem, onların. Bazıları konuşurlar, ilimsiz konuşurlar. Hicab, İslam’da vardır. Kur’an’da inmiştir. Allah’ın emridir. Ahzab suresi 59. ayet, Nur suresindeki ifadeyle, ‘göğüslerinin üstüne örtülerini vursunlar…’ ‘Hımarlarını göğüslerinin üzerindeki boşluklara örtsünler.’

HZ AİŞE VALİDEMİZ’İN ÖRTÜ İLE İLGİLİ HADİSİ
Hazreti Aişe (RA) demiştir ki, ‘Hicap ayeti inince, Ensar’ın bütün hanımları sabah namazına gecenin karanlığında hareket eden karakargalar gibi, elbiselerini üzerlerine, kafalarına örtmüşlerdir.’
O halde örtü, başa örtülür. Sonra aşağı doğru indirilir ve arkadan boyun üzerine kapatılır. Kadının göğsünün tamamını örtmek üzere emredilmiştir. Başı örtmeden göğsü kapatmadan, göğüsten aşağı sarkıtılmayan şey başörtüsü değildir. Bunu bütün sahabenin ameli, pratiği böyle göstermektedir. Bu, ne cahili bir gelenektir, ne de bu Yahudilerden ya da Hıristiyanlardan alınmadır. İlmi olmayan kimsenin, Allah’ın kitabını tefsir etmesi yahut Peygamberin sünnetini tefsir etmesi, kendi görüşüne dayanarak bunu yapma hakkı yoktur. Bu mesele akide ile doğrudan ilintisi olan bir meseledir. Hiç kimsenin Müslümanları akidelerinde zorluk altında bırakmaya hakkı yoktur. İkraha tabi tutma hakkı yoktur.

RAHİPLER RAHİBELERİN ÖRTÜLERİNE KARIŞIYOR MU?
Bugün rahibeler, Hıristiyan hanımlara ders veren o rahibeler, onlar da tıpkı hicaba benzer bir örtüye bürünmektedirler. Dünyanın neresinde, batıda, doğuda ya da İslam beldelerinde neden rahibelerin kıyafetine karşı çıkılmıyor? Rahipler, Hıristiyan din adamları, yani rahiplerinin kendi rahibelerine ‘Sizin bu örtünüz dinden değildir, dine aykırıdır’ dediklerini hiç duydunuz mu, gördünüz mü? Demokrasiden söz eden ve insanları demokrasiye çağıranların insanlara karşı davranışlarında çifte Standard uygulamamaları gerekir. Biz burada onların büyük çelişki içinde olduğunu görmekteyiz. İşte onlar, bu hicabla ilgili fikirleri ve emirleri eleştirenlere gelince, bu apaçık bir müdahaledir. Dini olan, özel hukukumuza apaçık bir saldırı ve müdahaledir. Hatta Birleşmiş Milletler tüzüğü dahi, tüm insanların inanç hürriyetini güvence altına almıştır. Birleşmiş Milletler böyle bir hakkı verirken, biz Müslüman olarak veriyor muyuz böyle bir hakkı? Geçen yüzyılda BM anayasası buna izin veriyorsa, Allahın şeriatı bundan çok daha önce, 14 yüzyıl önce bütün insanlara dinde özgür olma hakkını tanımıştır. Allah’ın kitabında bu buyrulmuştur. ‘Dinde zorlama yoktur.’

DİNDE ZORLAMA YOKTUR AMA MÜSLÜMAN OLMAYANLARA
Hatta Müslümanları bile inançlarını yaşamada zorlama hakkımızın olmadığını bize söylemeye çalışıyorlar. Biz başkalarına karışmıyoruz ki. Bazılarının, Müslümanların dahi Allah’ın emrettiklerine uymayacaklarını söylemek, bu hususta onlara bir teklif götürmenin şiddet olduğunu söyleyenler asla doğru bir tefsir yapmamaktadır. Yanlış bir tefsirdir. Doğru olan, bütün müfessirlerin üzerinde ittifak ettikleri bu ayet, ‘Müslüman olmayanları İslam’a girmek için sakın zorlamayın’ demektir. Bir misafirimizden her hangi bir yemeğimizi yemesinde ısrar edebiliriz ama sizin İnancınızı paylaşmayan birini zorlamak Allah’ın emri değildir. İslam’a aykırıdır bu. Çünkü iman meselesi, akıl ve kalple irtibatlı bir meseledir. İnsanların tüm davranışları, hayatı yaşayış tarzı, Müslüman’ın bütün davranışları imanından kaynaklanır. Doğruluk, sadık olmak, yoksullara yardım etmek Müslümanların Allah’a iman etmesinin bir neticesidir.

PEYGAMBER NASIL ÖRTÜNÜLMESİNİ İSTEDİ
-İlahiyatçıların bu tarz söylemleri kafaları karıştırıyor. Farklı giyim tarzları ortaya çıkıyor. Açık dolaşmanın hükmü nedir? Müslüman kadın nasıl giyinmeli?
Allah resulü bize Kur’an’da olanı beyan etti. Allah Kur’anda, ‘Biz sana zikri, insanlara indirilmiş olanı apaçıkça beyan edesin diye indirdik.’ Nebi(SAV), kadının dışarıya nasıl çıkması gerektiğini beyan etmiştir. Nebi(SAV), geniş, saygıya layık bir kıyafet giymelerini istedi. Bol, cismini koruyacak, kadının hatlarını, şeklini ve biçimini asla belli etmeyen bir kıyafet olması gerektiğini buyurdu. İçte olan aza ve organları belli etmemesi gerekir. O günden bugüne kadar bütün Müslümanlar, köyde olanlar da dahil, herkes geniş bol elbiseler giyinmişlerdir. Bugün köylü hanımlarımızın giydiği elbiseler gibi. Müslümanlardan hiç birisi bu yüzyıllar boyunca Müslüman kadının bu saygıya değer, geniş, vücudunun organlarını belli etmeyen ve göstermeyen kıyafetlerine itiraz etmedi.

KADIN VE ERKEKLER BİR BİRLERİNE KARIŞMAZDI
Peygamber Efendimiz döneminde kadınlar, sabah namazına geldiklerinde namaz kılınıp bitince, erkekler mescitte bir müddet otururlardı, ta ki kadınlar mescitten çıkıp dağılana kadar. Kadınlarla erkekler aynı kapıda bir birlerine karışarak sabah namazını terk etmezlerdi. Kadınlar henüz günün karanlığında erkeklerle karışmamak için mescidi erkeklerden önce terk edip evlerine giderdi. Bu bize neyi göstermektedir? Onlardan hiç birisi, sahabeden hiç birisi buna karşı bir tavır göstermedi.

“CİLBAB GİYİN VE BAYRAM NAMAZINA GELİN”
Hatta Bayram namazlarına dikkat edin, Nebi (SAV) derdi ki, ‘Kadınlar bayram namazına gelsinler. Cilbabı olmayan kadın, bir hanım kardeşinden varsa fazla bir cilbab alıp giyindikten sonra Bayram Namazı’na gelsin.’ Eğer namaz kılmasına engel olacak her hangi bir durumu yoksa hutbeye gelmesi ve Müslümanların o günkü hayırlarına iştirak etmesini isterdi.

SAYILAMAYACAK KADAR ÇOK HADİS VAR
Peki, böyle bir örtü nasıl uyduruk bir kıyafet olmuş olabilir? Bu kadar yüce delil ve belgeden sonra. Bu sözler ancak yeni çıkan sözlerdir. Bazı ülkelerde, bazı ilmi olmayan kimselerin, batıcıların ve modernistlerin söylemidir bunlar. Kültürel Emperyalizmin sonucu olarak bu sözleri söylüyorlar bu insanlar. Bu konuda sayamayacağımız kadar, Müslüman kadının örtünmesi gerektiğine ve örtünün şekline dair hadislerin sayısı sayamayacağımız kadar çoktur. Bu üzerinde ittifak edilmiş ve Müslümanların icma ettikleri bir meseledir. Bu meselenin tartışılması kapatılmıştır. Bu fitnenin kaynağı batı kökenli kültür emperyalizmidir.

ÖRTÜNMENİN KUTSALLIĞINA DAİR BİR MİSAL
Sümeyra Binti Kays isimli bir kadın, bir gazadan sonra çocuklarını araştırmak için örtülü olarak şehitlerin arasına karıştı. Sahabelerin bazıları o kadına dedi ki, ‘Çocuklarını mı arıyorsun ve sen de örtülü bir kadınsın.’ Dedi ki o kadın, ‘Burada beni hayâsızlıkla beni itham ediyor gibi duruyorsunuz ama bu benim çocuklarımın şehit olması bundan çok daha hayırlı bir durumdur.’ Sümeyra Binti Kays, çocuklarını ararken, yüzünün örtüsünü açıyor. Yüzünün örtüsünü kaldırarak şehitlere bakıyordu. ‘Ey hanım, sen yüzünü açarak şehitlere bakıyorsun, insanlar yüzünü görüyor’ diye uyardılar kadını. Çocuklarımın şahadeti bu hareketi yapmamdan daha üstündür. Ben çocuklarımın şahadetini görmek istiyorum, siz de bana hayâya muhalif davrandığımı söylemek istiyorsunuz.’ Sahabe, bunu bile hayânın azlığı olarak görüyordu. Kadının yüzünü açmasını böyle görüyordu, siz nasıl hala kadının nasıl örtüneceği konusunda tartışıyorsunuz?

ÇIPLAKLIK MİSYONERLERİN EN BÜYÜK SİLAHI
Bugünkü giyinme biçimleri, genç kızların dikkat etmeden, caiz olmadığı halde üzerlerine giyindikleri elbiseler, çıplaklık, insanları sapık davranışlara sürüklemektedirler. Bazı İslam âlimleri geçtiğimiz yüzyıllarda bu konu ile ilgili çok önemli, anlamlı makaleler, eserler kaleme almışlardır. Ta o günlerden uyarmışlardır. İğrenç gelen, kötü, çirkin olan bu çıplaklık hakkında çok güzel makaleler yazmışlardır. Çıplaklığın, örtünmenin felsefesini yapmış bu insanlar. Ama bizde kimse bilmez. Çıplaklık, misyonerlerin en büyük silahlarından biridir. İslam alemini işgal eden ve sömüren emperyalistlerin bir projesidir çıplaklık. Sosyal, içtimai, kültürel olarak, İslam alemini işgal eden emperyalist batı devletlerinin bir politikasıdır. Bizim dileğimiz odur ki, bütün Müslümanları, gençliğimizi korumasını diliyorum. Bütün sapkınlıklardan, sapıklıklardan korumasını diliyorum…


Kaynak:
www.darendezengibar.com

Hiç yorum yok: